Türkiye'de Okuma Alışkanlığı

Anadolu merkezli Osmanlı İmparatorluğu, etkisini üç kıtada hissettirdi ve Viyana kapılarına kadar ilerledi. 1. Dünya Savaşı’nın sonucu olarak topraklarının büyük bir kısmı galip devletler tarafından işgal edildi. Ancak Türkiye, Mustafa Kemal önderliğinde devrimci bir grup ve halkın desteği ile işgalcileri geri çekilmeye zorlayarak “Kurtuluş Savaşı’nı” kazandı. Padişah ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi. Osmanlıdan miras kalan Doğu geleneklerini, Batı uygarlığının idealleri ve uygulamalarıyla değiştirme çabalarına giren Mustafa Kemal, Türk halkını yüzyıllardır süren karanlıktan aydınlığa taşımanın yollarını araştırıyordu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, 2012 yılında Türkiye’de 42 bin 626 yeni kitap basıldı. Bu kitapların 14 bin 726’sını edebiyat ve retorik, 14 bin 542’sini toplum bilimleri, 2 bin 826’sını din, 2 bin 867’sini tarih ve coğrafya, bin 933’ünü psikoloji, 651’ini dil ve dil bilimi, 656’sını doğa bilimleri ve mate- matik, 2 bin 104’ünü teknoloji, bin 420’sini güzel sanatlar ve 901’ini genel konularda yazılan eserler oluşturdu.

Daha önce basılan eserlerin yeni baskıları dahil üretilen tüm kitap adedi ise 480 milyon 257 bin 824 olarak belir- lendi. Bu kitapların 187 milyonu ücretsiz ders kitabı olarak dağıtıldı. E-kitap satış- larında da 2012 yılına göre yüzde 100’ü aşan bir büyüme görüldü. 2011 yılında yayımlanan e-kitap sayısı bin 314’ken, geçen yıl bu rakam 2 bin 928’e yükseldi. Yeni basılan kitap sayısına göre Türki- ye’nin dünyada 13’üncü, sektör büyük- lüğü sıralamasında da 15’inci sırada bulunmaktadır.

Türk halkının yaklaşık %90’ı okuma bilmiyordu. Bu gerçekler Atatürk devrimlerinin rotasını çizdi. Atatürk şöyle diyordu:“Milli eğitimde siyasetin temeli, cehlin ortadan kaldırılmasıdır.” Geçmişte kitaplar, Türk halkının ne eğitimine ne de günlük yaşamına hiç katkı sağlamamıştır. Padişah ve ulema, halkın denetimini ellerinde tutabilmek için bilginin dağılımına engel olmakta, bilim ve sanatı adeta kendi tekellerinde tutmaktaydılar. 1. Dünya Savaşı yaklaşırken Osmanlı İmparatorluğu yetersiz değişim  çabalarına karşın, geçmişin kültü-rel, sosyal ve dinsel geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı sürdürüyordu. Islahat ve Tanzimat Fermanı’yla başlayan değişim, eğitim politikalarını fazla etkilememiş. İlk ve orta öğretim sistemlerinde II.Abdülhamit ve İttihatçıların egemen olduğu dönemlerde bazı atılımlar yapıldıysa da, bu hareket bu kentlerin çevrelerinden Anadolu’ya yayılamamıştır. Öyle ki, bu okullarda bile Türk dilinin Osmanlı Dil Bilgisi, Tarihi ve Coğrafyası lehine boş vermişliği sürdürülmüştür. Halkın büyük çoğunluğu okulsuz köylerde yaşamayı, tarımın geleneksel biçimlerini sürdürmeyi, zaman zaman savaşlarda hizmet vermeyi ve de padişaha bağlılığı ve boyun eğmeyi sürdürmüşlerdir.

Okuma ve yazmada  bir eğitim tarihinin ve de bir Türk edebiyatının olmaması, yeni alfabenin yaygın kullanımını önemli bir sorun durumuna getirdi. Yeni alfabenin ve okuryazarlığın yayılmasını sağlamak için, hükümet eğitimi dinsel eğitimden kendi denetimine geçirdi. İstanbul’da Eğitim Bakanlığı’na bağladığı eski hükümet basımevini  genişletti.

Geleneksel Osmanlı Edebiyatı ve yazısı üzerindeki yasak, hükümete yeni bir milliyetçiliğin temelini atacak olan edebi çalışmalar ve okul kitaplarının seçilmiş bir listesini ortaya koyması içini mükemmel bir fırsat yarattı. Kentlerde ve köylerde yeni alfabeyi öğretmek için bir kampanya başlatırken bir çevirmen ordusu, Batı kaynaklardan bir Türk Edebiyatı yapısı sağlamak için çalıştılar. Birçok klasik ve modern eser Türkçe ’ye çevrildi ve Milli Eğitim Basımevinden ucuza basıldı.


Hızlı Okumanın Tarihçesi10 Adımda Disleksi